Klinik Psikolog Amber Dalmaz Urfalı
Okullar açılıyor. Bu sene de milyonlarca çocuk ilk kez okula başlayacak. Çocuklar kadar, hatta belki daha da fazla heyecanlı olan aileleri de saran bir telaşa tanık oluyoruz. Oldukça yoğun bu dönemde çocuğun ve ailelerinin bir miktar endişe duyması oldukça normaldir. Ancak okula ilk başlangıç süreciyle ilgili yeterli bilgi sahibi olmak, çocuğun olası korkularını anlamak, en önemlisi de ebeveynlerin kendi duygularının farkında olarak bunların çocuğa nasıl yansıyabileceğini görmeleri önemlidir. Bu sürecin en zararsız ve çocuğa en iyi destek olacak şekilde geçirilmesine yardımcı olmak için gelin konuyu yakından inceleyelim.
Bir çocuğun okula başlayacak olması, hem kendisi hem de ailesi için önemli bir deneyimdir. Bir geçiş dönemi olarak da görülmesi gereken bu dönemde bazıları için tatlı bir heyecan daha ağır basarken, bazıları için ön planda olan duygular kaygı, stres ve korkudur. Okula ilk kez başlayan çocuk için okul, belirsizliklerin olduğu, bilinmeyen, ürkütücü bir yer olarak görülebilir. Çocuk bu süreçte, alışık olduğu ortamdan ayrılır ve yeni bir ortama uyum sağlamaya çalışır. Pek çok başka akranıyla ve kendisinden yaşça büyük çocukla bir araya gelme, çeşitli kurallara uyma, sorumluluk alma gibi yeni yaşantıların da olması nedeniyle çocukla birlikte ailesi, özellikle de ebeveynleri, bu dönemde onun yaşadığı değişikliklere uyum sağlamaya gayret eder.
Ailenin tutumu da çocuğun uyumunu etkiliyor
Her çocuk ilkokula başlarken farklı deneyimlere sahip olabilir. Bazıları uzun süreli okul öncesi eğitim aldığı için “okul” kavramına daha aşinayken, bazıları için okula başlamak, daha çok “aileden ayrılmak” ile eşdeğerdir. Böyle bir durumda da çocuk sadece ailesinden değil; aynı zamanda aile de çocuktan, farklı bir düzen oluşturmak adına “ayrılır”. Ailenin bu süreçteki tutumu tam da bu noktada önem taşımaktadır. Çünkü aslında çocuğun okula başlamasından çok, “çocuk ve ailenin birlikte” okul sürecine başlamaları söz konusudur. Bazı ebeveynlerin çocuklarını okulda öğretmene teslim etme sırasında “benden kolay ayrılamaz” gibi ifadeler kullanırken, çocuklarının ellerine sımsıkı tutunabildiklerini görüyoruz. Bu da okula başlamayla ilgili sürecin yalnız çocuk tarafından değil, aile tarafından da yaşandığını doğrulayan bir sahne niteliğindedir.
Okula başlama döneminde çocuklarda görülen uyum sorunlarının başında okul korkusu gelmektedir. Okul korkusu, çocuğun yoğun kaygı ve endişe yaşayarak, okula gitmek istememesi ve bundan kaçınması olarak tanımlanabilir. Çocuğun okul korkusu sadece çocuğun aileden ayrılma kaygısından değil, aynı zamanda ailenin çocuğun yakınında olmadıkları sürede yaşayabilecekleri ile ilgili endişelerinden de beslenir.
Ebeveynlerde çocuğun okula başlaması ile ilgili kaygı, endişe, korku gibi duyguların; ona olumsuz yansıyacağı ve çocuğun da bu duygularla hareket edebileceği unutulmamalıdır. Ebeveynler, sahip oldukları endişeyi kontrol edebilir ve bununla uyumlu şekilde başa çıkabilirlerse, çocuğun okula uyum süreci daha rahat geçecektir.
“Hazır olma”nın ve “bireysel farklılıklar”ın önemi büyük
Çocuk için okula başlamak, sosyal, fiziksel, zihinsel ve duygusal anlamda bir hazırlık gerektirir. Daha önceleri 72 ay olarak belirlenen “hazır olma” süreci, günümüzde 66 ay olarak değerlendirilmiştir. Ancak okula başlayan çocuğun belirli bir zihinsel olgunluğa ulaşması ve sınıf içi aktivitelerde başarılı olması için bu süre çok da yeterli değildir. Çocuğun okul ve okul dışı etkinliklerde de aynı şekilde başarılı olabilmesi, fiziksel ve psiko-sosyal açıdan da olgunlaşması anlamına gelir. Dolayısıyla burada da hem ailesinin hem de öğretmen ve okul sisteminin desteğine son derece ihtiyaç duyacaktır.
Ancak burada önemli bir noktanın altını çizmekte fayda var: Her ne kadar çocukların okula başlamasıyla ilgili ortak bazı deneyimlerden bahsetsek de her çocuğun farklı özelliklere sahip ve biricik olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, her çocuk ve ailesi kendi yaşadıkları ortam bağlamında ve sahip oldukları özellikler çerçevesinde ayrı değerlendirilmeli; örneğin bir çocuğun uyum sürecinin diğerlerinden daha kısa ve rahat olabileceği bilinmelidir. Bu doğrultuda belki de önemli noktalardan biri, ailelerin çocukları birbiri ile karşılaştırmaktan kaçınması, çocuklarını kendi kişisel özellikleriyle değerlendirmesidir.
“Öğretmeniiiiiimmm; bir şey sorabilir miyiiiimm??”
Okul öncesi dönemde çocuğun yaşadığı ortam içerisinde kendisine uygulanan sınırlamalar, uymasının beklendiği kural sisteminin var olup olmaması da çocuğun okula uyum sağlamasını etkileyen faktörlerden birisidir. Dünyayı güvenli şekilde keşfederken, bir yandan da çeşitli kuralların yetişkinler tarafından belirtilmesi, çocuk için önemli bir ihtiyaçtır. Örneğin, çocuğun ebeveynlerinden beklentileri arasında oyun oynarken ona eşlik etmeleri kadar, uyku saati geldiğini ve yatması gerektiğini ona hatırlatmaları da yer alır. Bu tarz ihtiyaçları uygun şekilde karşılanamamış bir çocuğun, okula başlama konusunda yaşadığı stresin, kuralları öğrenme ve bunlara uyum sağlamayı da içereceğinden daha yoğun olacağı tahmin edilebilir. Çünkü okul, çocuk için sosyal kurallar sistemine dahil olduğu ilk sosyal ortam olarak değerlendirilebilir ve öğretmen, çocuğun okul ortamında anne ve babasının yerini alan otorite figürüdür. Önceleri ebeveynini “kural uygulayan kişi” rolünde görmeye alışık olan bir çocuk için, öğretmeninin belirttiği kurallara uymak daha kolay olabilecekken, böyle bir deneyimi fazla yaşamamış bir çocuk için daha zor olacaktır.
Çocuk bir yandan öğretmeninin, arkadaşlarının ve sosyal ilişkilerinin getirdiği kurallar sistemini öğrenirken; diğer yandan da sahip olduğu alışkanlıkları devam ettirmek ister. Bu dönem çocuğu için oyun, sosyal ilişkileri öğrenmesi için sağlıklı ve yaratıcı bir ortam sağlayan önemli bir araçtır. Bu yüzden de oyunun önemi ikinci plana atılmamalı, okul sisteminin gerektirdikleri ile birlikte buna da mutlaka zaman ayırılmalıdır. Her ne kadar çocuğunuz, artık kalem kutusu, üniforması ya da önlüğü, defteri, kitabı ve ödevleri olan biriyse de yine de oyun çağında olduğu unutulmamalıdır. Okulla ilgili sorumluluklarının, oyun süresi ile eş zamanlı yürüyebileceği konusunda çocuğun rahatlatılması iyi olabilir.
Aileler İçin Bazı Öneriler
- Okulun ne olduğu konusunda çocuğun zihninde daha net bir resim oluşması adına, imkan dahilinde ise çocuğunuzla birlikte okulu önceden gezin. Bu gezinti sırasında, çocuğunuzun okulda yaşayacakları ile ilgili soracağı sorulara net cevaplar vermeniz ona daha iyi gelecektir. Bu süreçte, çocuğunuzun okulda tek başına tuvalete gitme, arkadaşlık ilişkileri kurma, öğretmeni ile ilişki geliştirme, oynayacağı oyunlar sırasında fiziksel zarardan kendisini koruma gibi yaşayacaklarıyla baş etmesi konusunda kaygı yaşıyor olduğunuzu fark ettiğinizde,bunun çocuğunuza değil size ait olduğunu fark etmek faydalı olabilir.
- Okula dair bilgi vermek adına önceki aylarda çocuğunuza çeşitli hikayeler aracılığıyla çocukların okuldan ne gibi fayda sağladığı, orada keyif duyacağı ne tarz aktiviteler yaptığı, okul yaşamının zorluklarına rağmen hoşuna gidecek neler öğreneceği gibi konularda bilgi paylaşımı yapmanız ve onun beklentilerini dinleyerek sorularını yanıtlamanız iyi bir yöntem olabilir.
- Okul için alınacak araç gereçleri çocuğun kendisinin seçmesini sağlamak, okul için ona motivasyon sağlayabilir ve kontrol duygusu verebilir.
- Yeni bir ortama alışmak konusunda kendinizin de zorluk çekebileceğinizi düşünerek, çocuklarınızın duygularına eşlik etmek, onlara bir süre zaman tanımak ve bu sayede yaşadıkları uyum sorununa destek vermek uygun olacaktır.
- Yetişkinler olarak iyi bir rol model olmak önemlidir. Bu nedenle sizin okulla ilgili pozitif ve rahat bir tutum sergilemeniz, kaygılarınızı çok fazla çocuğa yansıtmamanız, uyum sürecini kolaylaştırmaya yardımcı olacaktır.
- Okula başladıktan birkaç gün sonra, şayet çocuk okula gitmeye ara verme talebinde bulunuyorsa, bunun mümkün olmadığı noktasında olabildiğince kararlı durmak gerekir. Bu durum, sizin de sabahları belli saatte kendi işlerinize gidiyor olmanız üzerinden örneklenerek anlatılabilir.
- İlk zamanlarda çocuğunuzdan ayrılmak sizin için zor oluyorsa, çocuktan size göre daha rahat ayrılabilen birisinin eşliğinde çocuğun okula gitmesi sağlanabilir. İlerleyen dönemde servis aracıyla okula gidip gelecekse bile, alışma sürecinde bu kişi/kişilerle gidip dönmesi daha sağlıklı olacaktır.
- Yine ilk zamanlarda, çocukların yanında güvendikleri bir yetişkinin olmasına kısa süreli olarak öğretmen kontrolünde izin verilebilir.
- Çocuğunuza okulun başlangıç ve bitiş saatlerini ona uygun bir kol saati üzerinde gösterip öğrenmesini sağlayabilirsiniz (örneğin, “şu küçük çizgi bu sayının üzerine geldiği zaman seni almaya geleceğim”). Bu sayede kaygısını kontrol etmesi daha kolay hale gelebilir.
- Gün sonunda okulda yaşadıklarıyla ilgili konuşmak da oldukça faydalıdır. Bu konuşmada çocuğun duyguları ve düşüncelerini paylaşmasına yardımcı olmak, beklentilerini ve isteklerini konuşmak önemlidir. Ancak gerçekçi olmayan istekler ve özellikle okula gitmemek için bahaneler dile getiriyorsa, bunları öncelikle normal karşılayıp anlayış göstermek, sonrasında ise okulda zorlukların ve olumsuzlukların da olabileceğini konuşmak ve devam etmesi gerektiği mesajını vermek gerekir.
- Çocuğun okulla ilgili sorunlarının 3 ila 4 haftadan uzun sürmesi durumunda, konu ile ilgili bir uzmana (uzman psikolog, çocuk terapisti veya pedagog) danışmak faydalı olabilir. Çünkü, aile içi tutumlar ve öğretmen tutumları, bir kardeşin dünyaya gelmesi ve çocuk okula gittiğinde onun “evde kalması”, çocuğa ait duygusal etkenler bu süreci uzatarak zarar verici hale getirebilir.