Klinik Psikolog Amber Dalmaz Urfalı
Kayıplar ve sonlanmalar şüphesiz hepimiz için üzücüdür. Bir çocuk için de, ebeveynlerinden birisini veya onun için yaşamında önemli bir başkasını kaybederek yaşadığı deneyim, oldukça üzücü ve baş edilmesi güç bir deneyim olabilir.
Pek çok yetişkin, çocukların, çevrelerindeki değişiklikleri kolay farketmediklerini düşünebilir. Hatta bazıları bu nedenle, ölüm haberini çocuktan olabildiğince gizlemeye çalışır ve bu bilgiyi geç verme eğilimi gösterebilir. Oysa çocuklar, çevrelerinde olup bitenden yetişkinler kadar haberdardır.
Bir ebeveynin ölümü durumunda, sağ kalan ebeveyn, bir yandan kendi yasını yaşarken, diğer yandan çocuğuna nasıl yardımcı olacağı konusunda güçlük yaşar. Bir çocuğun ölüm kavramını anlaması, yaşına, kişilik yapısına ve çevresindeki yetişkinlerin psikolojik durumuna bağlıdır. Çocuklar, kendileri ile ölüm konusunda konuşulurken korunmaktan ziyade iyi bir rehberliğe ve sorularına yanıt verilmesine ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, bilgi veren yetişkinin net olması önemlidir. Ölümü, bedensel aktivitelerin son bulması şeklinde anlatmak iyi bir açıklama sayılabilir.
5-6 yaş ve öncesi dönemdeki çocuklar, ölüm kavramı ile ilgili belirsiz bir fikre sahiptir. Çocuklara, “kaybettik”, “Tanrı onu yanına aldı”, “uzun süreli bir uykuya daldı”, “seni hep görecek” gibi tasvirlerden olabildiğince uzak bir şekilde bilgi verilmesi önemlidir. Bunun nedeni ise ölümle ilgili soyut düşüncenin bu yaş dönemindeki çocuklarda tam olarak gelişmemiş olması ve bu tip açıklamaların çocukta aşırı kaygının başlamasına yol açabilmesidir. Bu tip açıklamalardansa ölen kişinin mezarlıkta olduğunu bilmesi, çocuğun kendisini çok daha rahat hissetmesini sağlar.
Örneğin, “Sana üzülerek kötü bir haber vereceğim. Bu haber babanla ilgili. İşyerinde bir kaza olmuş ve öğrendiğimize göre ölmüş” gibi bir bildirim uygun sayılır. Çocukların tepkileri, bu haber karşısında farklı olabilir. Kimi için ağlamak, kimi için inkar etmek sıklıkla gözlenen tepkilerdir. Bu sırada çocuğa duygusal olarak eşlik etmek ve çocuğa duygusunu yaşayacağı alanı açmak çok önemlidir. Sonrasında “birlikte” oldukları ile ilgili mesajların verilmesi önemlidir çünkü bu mesajlar çocuğun kendisine kimin bakacağı konusundaki kaygısını azaltmaya yardımcı olur. Çocukların sorduğu sorular arasında yanıt vermekte zorlanılan bir soru olduğunda “bunu ben de bilmiyorum” şeklinde cevap vermek, emin olmadığı bir konuda yanlış bilgi vermekten daha uygun olacaktır.
Kısacası açık olmak, ölümü soyut açıklamalarla anlatmamak, çocuğun duygusunu yaşamasına izin vermek, kendi duygunuzu da gizlemeden yaşamak bu süreçte yapabileceğiniz uygun davranışlar olacaktır.