COVID-19 pandemisi sebebiyle yaşanan küresel kaygı gün geçtikçe daha çok hissediliyor. Varoluşsal korkuların her zamankinden daha belirgin olduğu bir zamandan geçiyoruz. Boş raflar, hastalık, izolasyon, ölüm ve bilinmeyen gelecek… Bu durum varlığımıza tehdit oluşturduğu için hissettiğimiz endişenin de gittikçe arttığını görmekteyiz. Gün geçtikçe büyüyen kaygı ile başa çıkmak için neler yapabiliriz?
Varlığımıza tehdit oluşturan durumlarda ne yaşarız?
Hepimizde içe dönme, plan yapma, erzak toplama, alarma geçme gibi doğal içgüdüler bulunur ve bu doğal içgüdüler bedenimizde korku hissetmemize neden olur. Tüm bu içgüdüler dört temel varoluşsal korkuyla (kontrol kaybı, benlik sorgulamaları, izolasyon ve ölüm korkusu) karşı karşıya kalmanın bir sonucudur. COVID-19 salgını ile birlikte tüm varoluşsal korkularımız gün yüzüne çıktı. Bu korkularla yüzleşmek bir takım gerçeklerin farkına varmamıza yol açıyor.
Peki bu gerçeklerle ne yapacağız? Bu yazıda, yaşanan korkularla başa çıkmanın pratik yolları ve bu korkuları hayata devam etmek için nasıl kullanabileceğimiz beş ana madde altında anlatılmıştır.
Kaygı ile Başa Çıkmak için Neler Yapabiliriz?
Korkunuzun bir bilgi veriyor olduğunu unutmayın
Hislerinizi göz ardı etmeyin, kabul edin, hislerinize saygı duyun ve kendinize “bu his bana ne anlatmak istiyor?” diye sorun. Örneğin bitkin hissediyorsunuz, göğsünüzde sıkışma hissi var ve zihninizi istila eden düşünceleri durduramıyorsunuz.
Önce derin bir nefes alın, bu duyguların varlığını kabul edin ve bu duyguların size ne anlatmaya çalıştığını anlamak için onlara kulak verin. “Şu anda beni endişelendiren ne?” sorusunun cevabını bulmaya çalışın. İşimi kaybetmekten mi, sağlığımı kaybetmekten mi, geleceğin neler getireceğini bilmemekten mi korkuyorum?
Sonra bu ulaştığınız bilgilerle ne yapabileceğinizi bulmaya çalışın. Bazen tek yapabileceğimiz şey yaşanan durumu kabul etmek olur. Örneğin, üniversite derslerim iptal olmuşsa bu durum üzerinde bir kontrolüm yoktur. Bazı durumlarda da neler üzerinde kontrolümüz olduğunu ve neler üzerinde kontrolümüz olmadığını fark edebiliriz. Örneğin, ellerimi yıkayabilirim ve insanlarla fiziksel temasımı kısıtlayabilirim fakat virüsün bulaşıp bulaşmaması üzerinde tam bir kontrole sahip değilimdir.
Duygularınızı bir bilgi kaynağı olarak kullanmaya izin verirseniz, kendinizden bir şeyler öğrenebilirsiniz. Duygularımız durup dururken ortaya çıkmazlar, ortaya çıkmalarına yol açan bir sebep vardır.
Var olanı kabullenin
Bu en zor adım olabilir. Genelikle “var olanı” kabul etmek yerine, var olmasını istediğimiz farklı bir gerçeklikte yaşamayı diliyoruz. Fakat gerçek şu ki, bu süreçte birçok insan hastalanacak, birçok insan ölecek ve geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz.
Bu gerçeklikliği kabul ettiğimizde “var olana” doğru yönelebiliriz. Gerçek bir zemine basar ve bu doğrultuda hareket edebiliriz. Ellerimizi yıkar, evde kalır, sevdiklerimizle sanal yollarla temas eder ve onlara duygularımızı ifade edebiliriz. Varoluşsal korkularımızı, korku olarak değil de gerçeklik olarak kabul etmeye başlayabiliriz.
Bağlantılar kurun
Hayatınızdaki insanlarla konuşun ve onlarla bağlantı kurun. Sanal yollarla görüşmeler yapın. Endişelerinizi ve bu süreçte yaşadığınız zorlukları paylaşın.
Hayatınızda stres düzeyinizi daha da arttıran insanlar var mı? Onlardan biraz uzak durmak konusunda kendinize izin verin.
Hayatınızda sizi dinleyecek birileri var mı? Sadece bu kriz durumunu konuşmak dışında konuşulacak başka ortak konular bulabilir misiniz? Sevdiğiniz bir dizi veya okuduğunuz bir kitap hakkında konuşun. Bunu temas kurmak amacıyla yapın. Hepimiz bu deneyimin ortasındayız ve birbirimizden bir şeyler öğrenebiliriz.
Topraklama tekniklerini kullanın
Bir kriz durumundayken, bedenimiz bize sinyaller verir ve çevremizdeki tehditlere karşı dikkat etmemizi söyler. Bu insan olmanın koruyucu ve doğal bir tepkisidir. Fakat bu pandemi durumundaki istisnai olan şey, bedenlerimizin kısa süreli tehditlere tepki verme yönünde tasarlanmış olmasıdır ve uzun zaman boyunca süren tehditlerde tehlike sinyallerini sürdüremez.
Bu uzun süreli tehlike durumları yorgunluk, tükenmişlik ve sersemlik hissi yaratabilir. Bu sebeple de bedenlerimizi topraklamamız gerekir. Bu yöntem bedenimize güvende olduğuna yönelik sinyal verir.
Topraklama teknikleri evrenseldir ve beş duyumuzu kapsar. Bedeniniz çocuk pozisyonunda iken ya da yataktan kalkıyormuş gibi bedeninizi germiş bir şekilde sırtüstü uzanırken 2 dakika boyunca derin nefes egzersizleri yapın. Nefes alıp verirken nefesinize odaklanın. Düşüncelerinizin gelip gitmesine izin verin. Onlara tutunmayın, sadece düşüncelerinizi fark edin. Başka bir topraklama tekniği aşamalı kas gevşetme uygulamasıdır.
Bu uygulamalar nefes alırken kaslarınızı sıkıca sıkmak ve nefes verirken kaslarınızı serbest bırakmak kadar basit uygulamalardır. Bu egzersizler bedeninizi ve zihninizi fark etmenize olanak sağlar.
Mümkün oldukça kendinize zaman ayırın
Haberlere, korku ve endişeye ara vermek için kendinize izin verin. Sizi rahatlatmaya yardımcı olacak çizim yapma, müzik dinleme, kitap okuma, bir arkadaşınızla konuşma gibi etkinliklere zaman ayırın.
Mevcut ana temas etmek ve gülmek size iyi gelecektir. Telefonunuzu bir kenara kaldırın. Balkonda oturun ve kuşların ötüşünü duyabiliyor musunuz diye bakın. Düşüncelerinize es verin ve endişe, korku gibi hisleriniz zihninizi meşgul etmeye başladığında, bunları fark edin ve tekrar dikkatinizi o an yaptığınız şeye yönlendirin. Üretken olmanıza gerek yok, sadece hissetmeniz ve mevcut anda var olabilmeniz yeterli.
İnsanlar korkuya çeşitli şekillerde tepki verir; erzak istifleyerek, katılaşarak, inkar ederek, öfkelenerek… Bütün bunlar çeşitli “savaşma”, “kaçma” ya da “donma” tepkileridir. Bugün için sadece korkularınız size ne anlatmaya çalıştığına kulak verin. Bedeninize güvenin ve size bir şey anlatmaya çalıştığını göz ardı etmeyin. Varoluşsal korkular hayatımızın bir parçasıdır. Bunu ilk defa fark etmiş ve deneyimliyor olabilirsiniz fakat tam olarak yaşadığımızın farkında olmak ancak bu şekilde mümkün olur.
Yazının orijinal metni için : https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-courage-suffer/202004/covid-19-and-increasing-pandemic-anxiety