Yakın ilişkiler konusunda çalışmalar yapan Prof. John Gottman’a göre bir ilişki, sürekli karşılıklı beslenme gerektirir. Gottman, ilişkilerin güçlü olması için, pozitif etkileşimlerle dolu bir ortam yaratmanın önemine dikkat çeker.
Peki bu ortam nasıl yaratılır? Elbette her birey farklı kişilik özelliklerine, alışkanlıklara sahip olduğu için bir ilişkiden beklentileri, o ilişkideki davranışları ve ilişkiye bakış açısı farklı olacaktır. Ancak yine de bilimsel araştırmalar bize, mutlu ve güçlü bir evlilik ilişkisi (veya beraberlik) için belirli ipuçlarını izlemenin faydalı olacağını söylüyor. Gelin bunlara kısaca değinelim.
İlişkiye Zarar Veren Davranışlar
Kasıtlı Olarak İletişimi Kesmek:
İletişimin en önemli noktalarından biri, karşılıklı olarak etkin dinlemedir. Bu tarz bir dinleme, etkileşime girmeyi gerektirir. Eğer eşlerden biri adeta bir duvar görüntüsüne bürünüp, konuşmayı keser, tepki vermez ve ulaşılması imkansız hale gelirse, iletişim tıkanır.
Bu tarz bir davranış aynı zamanda, saygısızlık, soğukluk ve uzaklığı da ifade eder. İletişimden kaçınmak, sorunlardan kaçmak anlamına gelir ve çatışmaların çözülmesi güçleşir. Daha sağlıklı olan davranış, donuk ve tepkisiz kalmak yerine, dinlemeye ve kendini uygun şekilde ifade edebilmeye çalışmaktır.
Sürekli Savunma Halinde Olmak:
İlişkilerde bir kişi eleştirel veya öfkeli bir tavır sergilediğinde, diğeri savunmaya geçer. Hatta zaman zaman yapıcı eleştiriler bile kişinin savunma ile karşılık vermesine yetebilir. Ancak sürekli savunma halinde olmak, çatışmaları büyütür. Çiftlerin kendi davranışları için sürekli bahane üretmeleri, sorumluluk almaktan kaçmaları, bir şikayete kendi şikayetiyle karşılık vermeleri, savunmada en çok kullanılan yöntemlerdir. Bunun yerine, eşten gelen tepkileri veya eşin söylediklerini tehdit olarak almaktansa, onları üstünde çalışılabilecek bilgi olarak görmeye çalışmak daha faydalı olabilir. Zihin okumaya çalışmak yerine doğrudan soru sormayı denerseniz, eşinizi anlamaya çalışmak aslında sanıldığı kadar zor olmayabilir.
Sürekli Eleştirmek:
Eleştiri her ne kadar kendimizi farketmek için faydalı bir süreç olsa da, sürekli olarak yapıcı olmayan eleştiride bulunmak, ilişkiye en çok zarar veren şeylerden biridir. Şayet eleştiri eşinizin kişiliğine yapılan bir saldırı şeklini alıyorsa ve genellikle suçlama içeriyorsa, onun faydalı olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Eleştiri, herhangi bir davranışa yapıldığında, saygı ile ve olumlu bir tonda söylendiğinden yapıcı hal alır. Sürekli eleştiri ise beraberinde savunmayı getirir. Bu da iletişim yollarını tıkar. Kısaca eşinizde hata aramaya çalışmak yerine, sizi rahatsız eden davranışlarının sizi nasıl etkilediğini ve bunların yerine hangi davranışları görmek istediğinizi ifade etmek, daha yararlı olacaktır.
İpuçları
Eşinizle olumlu etkileşimi arttırın: Mizah kullanmak, birlikte keyif alınan anların sayısını arttırmak, hem sorunlarınızı daha rahat çözmenize, hem de ilişkinizin kalitesini arttırmanıza yardımcı olacaktır. Yapılan araştırmalar, yaşanan olumlu duygular ne kadar fazlaysa, ilişkiden aldığınız tatminin de o kadar fazla olduğunu gösteriyor.
Beklentilerinizi gerçekçi tutun: Eşimizi değiştirmeye çalışmak, yapılan en büyük hatalardandır. Elbette bizi rahatsız eden bazı davranışlarını ifade etmek ve birlikte bunların üstünde çalışmak doğaldır. Ancak kendi davranışlarımız yerine sürekli eşimizin davranışlarına odaklanmak, çatışmaları arttırmaya neden olabilir. Ayrıca eşimizi olumlu ve olumsuz yönleriyle kabul etmek, sorunları azaltmaya yardımcı olacaktır. Bu da beklentilerimizi gerçekçi bir şekilde belirlemenin gereğini getirir.
Olumluya da odaklanmaya çalışın: Zaman zaman kendimizi sadece “olumsuzlukları” ararken buluruz. Eşimizde hata aramak, beğenmediğimiz yönlerini konuşmak, neleri “yapmadığını” dile getirmek…Oysa ilişkileri zenginleştirmek için nelerin iyi gittiğini de görebilmek gerekir. Eşinizde beğendiğiniz yönler neler? Hangi davranışları hoşunuza gidiyor? Birlikte gülebildiğiniz durumlar nedir? Karşılıklı olarak bunları görmeye çalışıp olumlu tepkiler verdiğinizde ilişkiniz de daha olumlu yöne doğru gidecektir.
Saygı, takdir ve hoşgörü gösterin: Klasik bir söylem olsa da bilimsel araştırmalar, eşlerine saygı ile yaklaşan, onları davranışları için takdir eden ve bunu gösteren, zaman zaman hoşgörüyü iletişime alan kişilerin, ilişkilerinde daha az çatışma yaşadığını ve çatışmaları daha rahat çözdüğünü gösteriyor. Aynı zamanda bu davranışlar savunma, eleştirme, saldırma gibi davranışların yerini alıyor.
Kendinizi anlamaya çalışın: Genellikle sorunu eşimizde arama eğiliminde oluruz. Oysa kendi davranışlarımızın da hatalı olabileceği, bazen iletişim biçimimizin işlevsel olmadığı ihtimalini de göz önünde bulundurmalıyız. İhtiyaçlarımız nedir, ne gibi korkularımız var, nelere direnç gösteriyoruz, neler bizi öfkelendiriyor gibi soruları kendimize sormak, kendimizi anlamamız ve davranışlarımızı kontrol etmemiz için bize yardımcı olabilir.
Ne zaman profesyonel yardım almalı?
Yıllardır sergilediğimiz tutum ve davranışlarımızı değiştirmek, alışkanlıklarımızdan vazgeçmek oldukça zordur. İlişkimizde de bazen ya sağlıksız tutum ve davranışlarımızı görmekte zorlanır, ya da görsek bile tek başımıza değiştirmek, olumsuz duygularımızla başa çıkmakta güçlük çekeriz. Bu gibi durumlarda profesyonel yardıma ihtiyaç duyabiliriz. Ayrıca ilişkinizde fiziksel ve ruhsal açıdan çok fazla zarar gördüğünüzü düşünüyorsanız, bir ilişkiyi sonlandırıp sonlandırmama konusunda kararsızsanız ve bu durum size sıkıntı veriyorsa, ilişkinizdeki kaygı ve korkularınızla başa çıkamıyorsanız bir uzmanla görüşüp psikolojik destek alabilirsiniz.
Unutmayın;
İyi bir ilişki kendiliğinden oluşmaz; iki tarafından da emek harcaması gerekir.
Mükemmel ilişki yoktur; her çift ilişkisinde sorun yaşar.
Sizinle birlikte ilişkileriniz de değişir. Bu değişikliklerin farkında olmak ve uyum sağlamaya çalışmak önemlidir.
İfade edilmeyen öfke, gittikçe daha çok birikebilir. Öfkeyle bir an önce baş edilmesi önemlidir.