Kendinizi duygusal anlamda oldukça kötü hissettiğinizde ve bununla tek başınıza başa çıkamadığınızda, kendinizde farkettiğiniz ve hoşunuza gitmeyen bazı özelliklerinizi değiştirmek istediğinizde, bir ilişkinizde veya genel olarak ilişkilerinizde üstesinden gelemediğiniz sorunlar yaşadığınızda, kaygı, korku, öfke, çaresizlik gibi duygular yaşamınızı kısıtlamaya başladığında veya kendinizi daha iyi tanımaya ve yaşama daha iyi uyum sağlamaya bir istek duyduğunuzda psikolojik destek almaya karar verebilirsiniz. Bazıları için bu karar rahatça alınırken, pek çok kişi için oldukça zorludur. Bu zorluğun nedenlerinden birisi ise yaşanan korkudur.
Korku, rahatsızlık hissi uyandıran, hoşa gitmeyen ve çoğu zaman kaçınmaya çalıştığımız; ancak doğal bir duygudur. Psikoterapinin başında kişinin korku yaşaması da oldukça normaldir. Sizi hiç tanımayan birine özel yaşamınızı ve duygularınızı açma düşüncesi, seans sırasında neler konuşulacağının bilinmemesi, yaşamınızda terapi ile birlikte bir şeylerin değişeceği ve buna uyum sağlamakta güçlük çekeceğiniz düşüncesi, terapist tarafından yargılanacağınız veya anlaşılmayacağınız düşüncesi, değişmeyi başaramayacağınız ve bu nedenle hayal kırıklığına uğrayacağınız düşüncesi, terapistinizin size faydalı olmayacağı düşüncesi, terapiste bağlanacağınız ve terapi sona erdiğinde büyük bir boşluk yaşayacağınız düşüncesi korku duymanıza neden olabilir. Bununla birlikte psikoterapi ile ilgili yanlış bilinenler veya tanıdıklarınızın önceki olası olumsuz deneyimleri de korkunuzun kaynakları olabilir.
Psikoterapiye başlamadan önce kendiniz için uygun bir terapist seçmek oldukça önem taşır. Bir terapist seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli faktörlerden birisi terapistin alandaki deneyimi ve uzmanlığıdır. Gerekli eğitimleri almış, yeterli tecrübesi olan terapistleri seçmek iyi bir başlangıç noktasıdır. Ayrıca yaşadığınız soruna yönelik çalışmalar yapan, size bu sorun dahilinde yardımcı olabilecek bir terapiste yönelmek de seçim kriterlerinden biri olmalıdır.
Terapistiniz kim olurasa olsun kendinizi tanımadığınız birine açma düşüncesi veya terapist tarafından yargılanacağınız ya da anlaşılmayacağınız düşünceleri elbette başlı başına rahatsızlık verici olabilir. Ancak güven, her ilişkide olduğu gibi terapist-danışan ilişkisinde de olmazsa olmazların başında gelir. Çünkü psikoterapi, terapistle danışan arasında bir güven ilişkisi kurulmadan ilerleyemeyen bir süreçtir. Pek çok kişinin terapistine bir anda güvenmesi ve kendini rahatça açması ise zordur. Bu, genellikle öğrenilen ve aceleye getirilmemesi gereken kırılgan bir süreçtir. Bu süreçte deneyimli ve yetkin bir terapist oldukça dikkatli davranır, danışanın kişilik yapısına, seans sırasındaki duygusal durumuna ve davranışlarına uygun şekilde ilerler ve danışanın yaşadıklarına duyarlıdır. Aynı zamanda danışana, değişimin karşılıklı güvenle, danışanın kendisini açmaya başlamasıyla ve çaba harcamasıyla olacağı mesajını verir; bu sayede işbirliğinin önemini vurgular ve danışanın olası korkularını anlamasına, incelemesine ve onlarla baş etmesine yardımcı olur. Terapinin kişiyi yargılamayan, kişiyi anlamaya yönelik bir süreç olduğunu bilmekse, bu konudaki kaygı ve korkuları azaltmak anlamında önemlidir.
Daha önce psikoterapiyle ilgili olarak olumlu deneyimler yaşamamış veya bu sürece olumlu bakmayan kişilerin etkisi ise zaman zaman kaygı ve korkulara zemin hazırlar. Bu durumda yine öncelikle iyi bir terapist seçimi yapılarak yaşanabilecek olumsuzlukları azaltmaya çalışmak, psikoterapinin kişiler arası farklılık gösterebilen bir süreç olduğunu bilmek, başkalarının yaşadığı olumsuz deneyimlerin farklı nedenlerden kaynaklanmış olabileceği ihtimalini göz ardı etmemek bu noktada işe yarayabilir.
Değişim, olumlu yönde de olsa stres vericidir. Bu nedenle değişimin ürkütücü gelmesi kadar bundan korku duymak da doğaldır. Değişim, farklı davranış şekillerini ve düşünce kalıplarını beraberinde getirebilir. Yeniliğe uyum sağlamak ise her zaman kolay değildir. Ancak psikoterapi, küçük de olsa kişinin yaşamında bazı değişiklikleri beraberinde getiren bir süreçtir. Psikoterapiye başlarken değişimin kaçınılmaz olduğunu, olası bir değişim sonunda bir miktar stres yaşamanın normal olduğunu, ancak buna terapistin yardımıyla uyum sağlanabileceğini bilmek önemlidir.
Elbette hiç bir psikoterapi için “garanti” diyebileceğimiz vir sonuçtan bahsedemeyiz. Ancak iyi ve deneyimli psikoterapistlerin, danışanları ile etkili bir işbirliği kurarak danışanın hedeflerine ulaşması konusunda çok sağlıklı ve etkili sonuçlar aldığı unutulmamalıdır.
Psikoterapi hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayınız.