Psikolojik Danışman Ceren Aktürk
Uçak ile ulaşım günümüz koşullarında epey yaygın olarak kullanılıyor. Uçak yolculuğu, firmalarının yaptığı kampanyalar sayesinde de ekonomik anlamda daha çok kişinin faydalanabileceği bir hizmet haline geldi. Ancak bu durum herkes için geçerli değil, özellikle de uçak fobisi olan kişiler için. Uçakla yolcukluk etmekten korkan bazı kişiler için yaşam oldukça kısıtlayıcı olabilir. Örneğin bu korku nedeniyle iş görüşmelerine gidemeyen, çok kazançlı işleri kaybetmek zorunda kalan pek çok kişi yanında dünyayı gezmek, dolaşmak isteyen ama uçak korkusundan dolayı gidemeyen insanlar bulunur. Bu durumda uçak korkusu yaşam kalitesini azaltan bir sorun olarak karşımıza çıkar.
Aslında uçak korkusu oldukça yaygın, ancak derecesi kişiden kişiye değişebiliyor. Örneğin yapılan araştırmalara göre Amerika’da ortalama %40 oranında uçak korkusu görülebiliyor. Ancak bu korkuyu yaşayan kişilerin büyük kısmı korku ile de olsa yolculuğu gerçekleştiriyor. Bir kısmı ise (yaklaşık %7), yaşadığı aşırı kaygı nedeniyle bunu gerçekleştiremiyor. Öyle ki uzun yıllar boyunca uçakla seyahatten uzak duran insan sayısı az değil. Bu noktada yaşanan kaygı ve korkunun miktarının ve kişinin yaşamını ne derece etkilediğini anlaşılması önem kazanıyor.
Uzmanlara göre uçak korkusu yaşan kişiler farkı sebeplerden ötürü bu korkuyu yaşayabilir. Bu nedenler genellikle iki gruba ayrılır. Birinci grup, daha öncesinde uçak yolculuğu sırasında başından travmatik bir olay geçmiş kişilerden oluşur. Örnek olarak uçağın ciddi ve sarsıcı bir türbülansa girmiş olması, zor bir iniş yapmış olması veya kişinin kazadan kurtulması verilebilir. Bu tarz bir olaya maruz kalmış kişiler her uçak yolculuğunda başına aynı şeyin geleceği düşüncesiyle yoğun bir korku hisseder veya sadece uçak kelimesi bile kendilerini rahatsız edebilir. İkinci gruptakilerde bu korkuyu yaşama sebebi bilinçaltındaki ‘’kontrol etme’’ ve ‘’ölüm’’ temalarından kaynaklanır. Yoğun uçak korkusu yaşayan kişi uçağa binmeyerek aslında ‘ölümden’ uzak durmuş olur. Bu kişilere neler hissettikleri sorulduğunda uçmadan bir iki gün önce yoğun tedirginlik hissettikleri, “nasıl gidecek, bir sorun yaşayacak mıyım, tehlike olursa ne yaparım, daha çok gencim, geride sevdiklerim var” gibi düşüncelerin akıllarından geçtiği yanıtları alınır. Hatta bu kişiler uçuştan bir önceki gece uykuya dalmakta zorlandıklarını dile getirirler. Uçağa binildiği zamansa çarpıntı, titreme, soğuk terleme, nefes almada zorluk, kaslarda gerginlik, baş dönmesi, mide bulantısı gibi korku belirtileri başlar.
Uçak korkusuyla baş etmek için en etkili yöntem psikolojik müdahaledir. Bir profesyonel tarafından sağlanan psikoterapi, sorunun kısa sürede sorunun çözülmesine yardımcı olabilir. Terapi sürecindeyse uzman, genelde durumla ilgili fark edilmeyen düşüncelerin fark edilmesine (kişinin zihninde özellikle uçak yolcuğunun çok riskli olduğu gibi düşünceler hakimdir), kişinin kendini daha iyi ifade etmesine, bedeninde korku anında neler olup bittiğini anlamasına yardımcı olur. Uzman desteği ile gerçekçi olmayan düşüncelerin farkına varılması sağlanır. Bunun yanında maruz bırakma terapisi ile ise çok küçük ve yavaş yavaş artan dozlarla korkuya ve duruma maruz bırakılarak, kişinin korku veren durumdan kaçınmaması için ona yardımcı olunur. Bu sırada kişinin mantıksız düşünceleri üstünde de çalışmalar yapılır. Kişi, uzun süren bir alıştırma sürecinden sonra kendini hazır hissettiğinde uçak seyahatini gerçekleştirir. Gelişen yeni teknolojilerle birlikte ise pek çok ülkede sanal gerçeklik programları kullanılıyor. Bunlar yüksek teknoloji içeren simülasyonlardan oluşuyor ve kişi bilgisayarlı sistemde o an uçuşu gerçekleştirir gibi durumu bire bir yaşayabiliyor. Araştırmalara göre bu tarz uygulamalarda başarı oranı oldukça yüksek.
Kaygı ve korkular için psikolojik destekte elbette kişinin yaşantısının nedenleri en iyi şekilde anlaşıldıktan sonra kişi için en uygun müdahale yöntemi uygulanır. Tedavide amaç, kişinin uçak korkusunun hayatını engelleyecek seviyeden baş edebileceği bir seviye getirilmesine yardımcı olmaktır.